4 Aralık 2012 Salı

İKNA

 
İkna
04/12/2012 - 07:14

Hüsnü Mahalli 
Rus lider Putin'in Türkiye ziyaretiyle ilgili okuduğunuz, dinlediğiniz tüm yorumların ortak paydası: Suriye. Yani Putin ile Başbakan Erdoğan arasında yapılacak görüşmelerin en önemli konusu Suriye. Çünkü Ankara'ya göre Rusya olmasaydı Esad çoktan gitmişti. Moskova ise 'Türkiye müdahale etmeseydi Suriye sorunu çoktan çözülürdü' diyor. Bu iki cümleyle özetlenen olası Putin-Erdoğan gerginliği, iki ülkenin bölgesel ve uluslararası politikalarını da özetliyor. Çünkü Suriye iki ülke açısından yeni uluslararası düzenin kilit ülkesidir. Yani Suriye deyip geçmemek gerekir. Nasıl mı?
Önce Başbakan Erdoğan açısından bakalım.
'Arap Baharı' ile Mısır gibi önemli bir ülkede ideolojisine destek bulan Başbakan Erdoğan, Suriye'de Müslüman Kardeşler'in, en azından onların içinde bulunduğu bir iktidarın işbaşına gelememesiyle bölgesel projelerini ileriye götüremeyeceğini biliyor. Çünkü birçok nedenden dolayı Suriye olmadan bu coğrafyada bölgesel hiçbir plan işlemiyor. Belki de bu nedenle Başbakan Erdoğan bu denli ağır ve sert söylemlerle Esad'a yüklenmekte, Suriyeli muhaliflere her türlü desteği vermektedir. Esad iktidarda kaldığı sürece Başbakan Erdoğan'ın bölgesel ve Türkiye planlarının büyük bölümü tıkanır. Daha açık bir ifadeyle Esad kaldığı sürece Ankara'nın yeni stratejik müttefikleri Mısır, Suudi Arabistan ve Katar'ın Türkiye ile ilgili hesapları tutmaz ve bu ülkelerin ABD ile birlikte 'Şii Hilal'e karşı planları suya düşer. Çünkü Esad gitmediği sürece Lübnan'daki Hizbullah kalacak. Esad kaldıkça Irak'taki Şii iktidar güçlenecek ve İran her zamankinden daha fazla bölgesel mevzi kazanacak. Kürt meselesi ise daha karmaşık bir hikaye.
PUTİN'İN 10 YIL HESABI...
Peki Putin ya da Moskova açısından durum ne?
Tunus, Mısır ve Libya'da Batı yanlısı ve İslamcı iktidarların işbaşına gelmesiyle Akdeniz'de ciddi mevzi kaybına uğrayan, Suriye limanları dışında sığınacak limanı kalmayan Rusya, Batı'nın doğalgaz oyununu da iyi anlamaktadır. Libya, Mısır, Filistin, İsrail, Kıbrıs ve Esad'ın düşmesi halinde Suriye ve Lübnan gazını ele geçirecek olan ABD destekli AB ülkeleri, ilk iş olarak Rusya'nın doğalgaz tekelinden kurtulmaya çalışacaktır. Moskova buna izin vermeyecek ya da vermemeye çalışacaktır. Vladimir'leri ile ünlü Rusya'nın lideri Putin aynı zamanda Suriye üzerinden bölgesel ve uluslararası hesaplar yapmaktadır. Çünkü Putin 10 yıl süreyle iktidarda kalacak ve bu on yıl hem ülkesi hem de uluslararası politikalar açısından çok önemlidir. İşte böyle bir Putin, Esad'ın gitmesi ve Şam'da İslamcıların işbaşına gelmesiyle ülkesinin ne denli zorlanacağını iyi bilmektedir. ABD destekli İslamcıların Rusya'nın Kafkaslar ve Orta Asya politikalarını zorlayacağını iyi bilmektedir. KGB kökenli Putin, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasında rol oynayan Yeşil Kuşak Projesi'ni iyi hatırlamakta, Batı'nın yeni İslamcılarla birlikte Rusya Federasyonu'nda yaşayan milyonlarca Müslüman'ı karıştırabileceğini düşünmektedir. Özellikle Çeçenistan'da. Kafkaslar'da ise Rusya'nın Ermenistan yanlısı politikası Batı'nın Azerbaycan'ı ele geçirme planlarıyla ters düşmektedir. Suriye'de Esad'ın düşmesi, bunun sonucu olarak İran'ın karışması Moskova'nın işine gelmez.
Tüm bu tespitleri alabildiğine detaylandırabiliriz. Sonuçta Rusya hala süper güç ve Suriye'yi düşünürken kendi çıkarlarını da göz önünde bulundurmaktadır. Türkiye'yi yöneten AKP hükümeti ise 'Arap Baharı' ile ortaya çıkan durumu değerlendirerek iç politikada konumunu güçlendirecek bölgesel ve uluslararası rol üstlenmeye çalışmaktadır.Bakalım Kim Kimi nası ve ne karşılığında ikna edecek?Ama esas sorun ikna edilen olmasa o zaman ne olacak?
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder